16 Ocak 2010 Cumartesi

tebrikler

Arkadaşlar sergide yer alan videonun izleyiciler tarafından beğenildiğini bildirmek benim için zevktir.
Zerrin Hoca da proje ekibine aracılığımla tebriklerini iletti.

15 Ocak 2010 Cuma

14 Ocak 2010 Perşembe

KAMU İLE SANAT PRATİKLERİ VE GÜNCEL SANAT: Olanaklar ve Tuzaklar*

Kamusal Pratikler Dersi Değerlendirmesi (YTÜ, Sanat ve Tasarım Fakültesi)

Zerrin İREN BOYNUDELİK

Suzanne Lacy, Kamusal Sanat tanımını bir adım daha ileri götürerek, kamu kim ise o grubun doğrudan müdahil olabileceği sanatı Yeni Tip Kamusal Sanat, Mary Jane Jacob ise benzer pratikleri Süreç Temelli Sanat olarak tanımlıyor. (Lacy,1995). Michael Brenson, benzer işlere Komünite Temelli Sanat derken (Brenson, 1998), Emma Mahony, doğrudan doğruya Joseph Beuys'un tanımladığı Sosyal Heykel kavramına referans veriyor. Potansiyel izleyicisini sürecin içine, potansiyel “niyetliliği” ile katmak prensibi üzerine şekillenen bu yeni sanat pratiği üzerine her geçen gün yeni kavramlar, eleştiriler ve modeller ekleniyor. Bu modelin özellikle İstanbul’da sayıları az da olsa örneklerini görmek mümkün. 2000 yılında çalışmalarına bu prensipler ile başlayan ve zaman içinde kendi özgün modelini bulmaya çalışan Oda Projesi’ni bu örnekler arasında öncü olarak görmek gerekir. Ardından gelen Apartman Projesi, PİST ve diğerleri gibi sanatçı inisiyatiflerini de bu anlamda değerlendirmek mümkün.

Buna göre, geleneksel olarak tanımlanmış park ve bahçe heykellerinden, hatta günlük hayatın daha da yoğun olarak yaşandığı alışveriş merkezleri, havaalanları vb yerlerdeki heykel ve enstalasyon uygulamalarından çok, sanatçı (ki bu tanım da biraz demode olacak bu yeni önerme biçimlerinde ama yine de kullanmaya devam edelim) ve izleyicinin bir “ilişki” içinde bulunacakları ve sonuçta ortak bir üretimin ortaya çıkacağı bir sanat pratiği türünden söz etmek zorunludur. Bu da formdan ziyade bir “süreç” arayışı anlamına gelmektedir. Süreç aynı zamanda “diyalog” demektir.

Bu yeni pozisyon neler yapabilir? Gündelik sorunlar, ilgiler veya dikkat çekilmek istenen meseleler bu projelerinin odak noktasında yer alıp, bir “farkındalık” yaratabilir. Bu farkındalık yaratma işini de büyük, devrim niteliğinde dönüşümler beklentisi olmadan, küçük adımlarla başarmak mümkündür. Bu olasılığı denemek üzere bir ortam ve olanak yaratmak mümkün müdür sorusuna teorik düzeyde temel ararken bu temeller doğrultusunda pratik alanda neler yapılabilirin yanıtını oluşturmaya karar verdik.

2005 yılında Levent Çalıkoğlu ve Zerrin İren Boynudelik tarafından YTÜ Sanat Tasarım Fakültesinde, “Kamusal Pratikler” adı ile Fakültedeki her bölümden (hatta tüm üniversiteden) öğrencinin alabileceği bir ders açıldı.

Böyle bir derse ve programına ihtiyaç olduğu fikri bir gözlemden ve durum tespitinden yola çıkılarak yapıldı. Mekansal olarak iç içe geçmiş iki alanın bireyleri olarak YTÜ öğrencileri ve çevre halkının biribirlerini algılayış biçimleri ve her birinin diğeri hakkındaki yargı ya da ön yargıları bu program için bir çıkış noktası oldu. Buna göre çevre halkı YTÜ cemaatini ev kiralama ya da satış yapma konusunda potansiyel müşteri olarak görüyordu. Ve bir de kurumu gerek sosyal tesisleri gerekse öğrenci şenlikleri nedeniyle bölgede (mahallede) fazladan gürültü üreten bir topluluk olarak algılıyordu. YTÜ öğrencileri ise, okul ve yaşam mekanları arasında gidip gelirken kendilerini bu çevrede gelip geçici, etraflarına dikkatlice bakmayan, ne olup bittiği ile ilgilenmeyen ve ilgilenmesi de gerekmeyen bireyler olarak kalabilecekleri bir noktada konumlandırıyordu. Niyetimiz bir üniversitenin küçük bir bölümünü çevreleri ile tanıştırmak ve aynı zamanda Üniversitenin varlığını bilen çevreye de bu kurumu, öğrencileri aracılığı ile ve alışılmadık enstrümanlar ile tanıtmaktı. Bu bir dizi şenlik türü etkinlikle de yapılabilirdi. Ancak niyetimiz, kuramsal olarak üzerinde çalıştığımız, yurtdışında pek çok örneğini bildiğimiz, süreç, diyalog ve niyetlilik ilkelerine bağlı bir modeli uygulamaktı. Şunu yaptık, ya da öğrencilerimiz yaptı: Bir ayağı YTÜ Sanat Tasarım Fakültesi binasında, diğeri Beşiktaş Vapur İskelesine yerleştirilen pergelle bir daire çizdik. Bu dairenin içinde kalmak koşulu ile öğrenciler dışarı çıktılar (okul dışına). Önce bu coğrafyadaki sosyal, tarihi, kültürel, kurumsal yapıları araştırdılar, bu yapıları deşifre ederek verilerini dökümante ettiler. Sokaklarda dolaşıp gözlem yaptılar, kendileri açısından üzerinde düşünmeye değer meseleler buldular; manavın fiyatları, apartmanların cepheleri, kapı numaraları, kaldırımlar, mahalle kahvesi, park vs. Bu alanların kullanıcıları ile karşılaşma yolları aradılar. Küçük ipuçlarından yola çıktılar. Deneyimlerini belgelediler ve raporladılar. Giderek sahaya çıkmanın, yani bir anlamda kamusal alana çıkıp, kamu ile birlikte bir şey üretmenin (bu başlangıçta sadece bir diyalog bile olsa) sandıkları kadar kolay olmadığını, bunun için farklı disiplinlerin enstrümanlarına ve yöntem bilgisine sahip olmaları gerektiğini gördüler ve proje üretimlerinde bunu dikkate aldılar. Üretilen projelerin hiçbirisi, altından kalkılamayacak, ilişki kurulamayacak kadar büyük boyutlu olmadı. Büyük boyutlu proje önerilerini sınıfta tartışarak hep birlikte “olabilir” düzeylere indirdik (Örneğin trafik için çözüm önerirken bu gün büyük bir yatırımla gerçekleşmiş Metrobüs projesini değil de bu olasılığın küçük, olabilir, hatta komik modellerini hazırladılar.) Proje sahipleri projelerinin olabilirliği için gereken kurumsal ilişkileri kurdular, muhtarlık, Belediye, apartman yöneticileri ve diğer kurum yöneticileri ve sorumluları ile görüştüler, projelerini anlatıp yasal prosedürleri öğrendiler. Tüm projeler sınıf ortamında tartışıldı. Projelerin sadece bir kısmı uygulama şansını yakalayabildi. Bunun temel nedeni ise böyle bir ders bağlamında uygulama projeleri için bütçe yaratma olanağının olmayışı idi.

Ne oldu?

Her dönem (toplam 6 dönem yapıldı bu ders) küçük bir grup, (görsel ve işitsel sanat öğrencilerinden harita mühendislerine, şehirci, iktisatçılara kadar), hayatlarının aslında büyük bir bölümünü geçirdikleri sınırlı bir alanın “farkına vardılar” ve buradaki ufak tefek meselelerin “farkına varılması” konusunda aracılık yaptılar. Bu aracılıklarında kendi formasyonlarını unutmadılar. “Bu sanat mı?” diyenler oldu aralarında. Biz de sanatı yeniden tanımladık. Ve bildik tanımların bir kenara bırakabileceğini, belki de yeni kavramlar ile konuşmanın vakti geldiğini söyledik. Sanatın işlevleri ve tanımları açısından meseleyi biraz daha ileri götürerek, hemen hemen tüm sınırların aşılmasının tek aracı olan diyalog sanat eli ile mümkün müdür? Ve bu diyalogun kurulması için kamusal sanat nasıl araç olabilir ve nasıl bir değişim göstermesi gerekir? Sorularına yanıt aradık, arattık.

Sonuç olarak; kamusal alan ve sanat üzerine konuşmalar birbirlerini yok saymamak, dışlamamak ve birbirleri üzerinde herhangi bir hiyerarşik dizge oluşturmamak üzere alternatiflerini yaratmış, alana yeni kavramlar ve tanımlar aracılığı ile yeni yaklaşımlar getirmiştir. Öyle anlaşılıyor ki bir yandan kamusal sanat denen sanat icra etme türü kendi problemleri ile baş etmeye çalışırken, öte yandan ise kamu ile birlikte sanat yapma fikri olası yeni soruları akla getirerek ve belki de yeni sorunlar ve biçimler yaratarak sürmeye devam edecek. Her halükarda sanat kamu ile gerçekten, hakkaniyetli bir biçimde, her iki tarafı da memnun edecek bir düzey tutturarak, buluşmaya devam edecek midir? Bu biraz zamana bağlı olmakla birlikte, sanatın bundan sonra önemli bir var oluş biçiminin yukarıdaki kriterler göz önüne alınarak yapılabileceği sonucuna vardık. Ve daha da ileri giderek bunu önerdik. Bu yeni sanat anlayışının sanatın algılanmasından, dönüştürücü bir rolü olacaksa bu rolü oynayabilmesinin ancak bu ilişki biçimi içinde olabileceğine inandık. Kısaca bu ilişki biçimini de, süreçte tarafların eşit olarak bulunacağı, merkezinde “diyalogun” olacağı, sürecin kendisi ve sonucu itibarı ile de etik kaygılar taşıyacağı, bir ilişki olmasının gerekliliğini bir kez daha vurgulamak istedik.

Kendisine yukarıdan, dışarıdan, uzaktan, üstten bakan bir sanat ile ilişki kuramayan, bu türden bir sanatın “nimetlerinden” faydalanamayan bir kesim var. Bu kesim ve hatta bu nimetlerden faydalanan kesim, sürecin sanat olarak algılanabileceği yeni bir modelde, yeni ve kısmen eşit koşullarda bir araya gelip, sanat denen şeyin enstrümanları da dahil olmak üzere, yeni bir dizi enstrüman ile bir ilişki yaşayabilir. Bu yeni bir deneyimdir. Belki ancak böyle bir deneyim, hayatlar üzerinde küçük ama kalıcı dönüşümler yaratabilir.


Kamusal Pratikler Dersi Projelerinden Örnekler

1. Yıldız’ı Baştan Çıkarmak

Belirlenen alan içinde, sokaktaki insanlarla tek tek konuşarak, herkese kendi zihnindeki “Yıldız” soruldu ve bu öznel haritalar (yaklaşık 50 adet) bir araya getirilerek video montaj yöntemi ile akar yazı-görüntüler elde edildi. Ortaya çıkan sonuçla Yıldız’ın sınırları özel yaşam alanları bakımından yeniden çizildi. (Proje Sanat ve Tasarım Fakültesi, Sanat Yönetimi Programı öğrencilerine aittir. Proje uygulandı. Çıktıları arşivlendi.)

2. Takas

Giderek kaybolmaya yüz tutmuş komşuluk değerleri üzerinden bir ilişkiyi yeniden canlandırmanın yollarından birisi olarak mahalle sakinleri arasında bir takas süreci başlatmak ve belli bir bölgede bu ilişkiyi gerçekleştirmek. Bir diyalog yaratarak çıkar üzerine dayanmayan bir ilişki türünün 1 gün boyunca deneyimlenmesinin koşullarını yaratarak bir farkındalık ya da yeniden hatırlama süreci yaratmak. (Proje Sanat ve Tasarım Fakültesi, Sanat Yönetimi Programı öğrencilerine aittir. Proje uygulanmamıştır.)

3. Görünmeyen Yüzler: Engelliler

Gönüllü 10 öğrenci çeşitli engelleri olan 10 kişi ile eşleştirilecek ve bir günü Beşiktaş bölgesinde yaşamın yoğun olduğu alanlarda birlikte geçirecekler. Burada asıl hedef engellilerin günlük yaşamlarında karşılaştıkları dış engellerin farkına varılması ve bu farkındalığın çevrede bir tür performans olarak algılanmasının ağlanması olacaktır. Dış çevrenin algılamasının kolaylaştırılması için bu etkinliğe katılacak gönüllüler ve engelliler (bu grup için de gönüllülük esastır) aynı renk ve biçimde giysiler kullanacaklar. (Proje sahibi İşletme Bölümü öğrencisidir. Projeyi bir sivil toplum örgütü adına uygulama girişimi olmuş ancak bu gerçekleştirilememiştir. )

4. Yaşamın Özü Su

Bölgede seçilen bir apartman ile ortak bir proje olarak yağmur sularının kullanılabilir halde toplanması tartışılacak, teknik fizibilite yardımı yapılacak ve uygulama için olanaklar araştırılacak ve bir toplumsal duyarlılık projesi yaratılacak. (Proje sahibi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğrencisidir. Proje uygulanmamıştır.)

5. Kesekağıtları

Yıldız’da yapılacak saha çalışmasında toplanan bilgilere göre, bu bölgede yaşayanlar için en temel sorunlar olarak tanımlanacak sorunların metin olarak kesekağıtları üzerine baskı işlemi gerçekleştirilecek ve belli bir süre için esnafın alışverişlerde bu ağıt torbaları kullanması istenecek. Böylece, hem sorun belirtmiş olanların bu sorunları bir çevrede yayılacak ve başkaları tarafından da bilinir hale gelecek. Sorun belirtmemiş ya da kendilerine ulaşılmamış olanlar ise başkalarının sorunları hakkında bilgilenecek. Ve varsa kendi sorunlarını aktarmanın olası ollarından birisini görecek. (Proje Sanat ve Tasarım Fakültesi, Sanat Yönetimi Programı öğrencilerine aittir. Uygun bütçe bulunamadığı için proje uygulanamamıştır.)

6. Hafıza Kutusu

“Bu kutuda hatırlamak istediğiniz bir şeyi bulabilirsiniz”,

“ Bu kutuda unutmak istediğiniz bir şeyi kaybedebilirsiniz”

Yıldız’da seçilen 5 ayrı noktaya (bakkal, ayakkabı tamircisi, kahve, otopark, muhtarlık) hafıza kutuları yerleştirip bunların iki haftada bir içindekilerle birlikte yerlerini değiştirmek (yer değiştirme bu noktalar arasında olacaktır). Kutuların içine paylaşılmak istenen her türlü nesne ya da yazı konabilir. (Proje Sanat ve Tasarım Fakültesi, Sanat Yönetimi Programı öğrencilerine aittir. Uygulanmamıştır)

7. Oyun Sokağı

Yeni Mahalle, Fırın Sokakta Pazar günleri evlerinde oturmak zorunda kalan çocuklar sokakta oynamaya davet edilecek. Unutulmuş oyunlar yeniden canlandırılacak ve bir süre için bile olsa çocukların sınırlarını aşabilmeleri ve yeni ilişkiler kurabilmeleri için ortam yaratılacak. (Proje Sanat ve Tasarım Fakültesi, Sanat Yönetimi Programı öğrencilerine aittir. Uygulanmamıştır)

8. Yaşasın Yıldız Porselen

Yıldız Mahallesinde birkaç sokaktaki evler tek tek dolaşılacak, Yıldız Porselen Fabrikasına ait bir obje olup olmadığı sorulacak. Bununla ilgili anılar toplanacak, nesne görüntülenecek, deneyimler not edilecek. Görüşme yapılanlar Yıldız Porselen hakkında bilgilendirilecek. (Proje Sanat ve Tasarım Fakültesi, Sanat Yönetimi Programı ve İletişim Tasarımı öğrencilerine aittir. Proje uygulanmış, elde edilen görüntüler bir fotoğraf albümünde, notlar ise kartoteks kutusundaki kartlarda toplanmış ve her ikisi de 2007 yılında Pera Müzesi’nde yer alan Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Sergisinde yer almıştır)

9. Futbol Müsabakası

Mekansal olarak birbirlerinin tam karşısında bulunan, aralarında hem fiziki olarak hem de içerik olarak çok ince bir hat olan Sakıp Sabancı Lisesi son sınıf öğrencileri ile YTÜ 1. sınıf öğrencilerinden oluşan iki grup arasında YTÜ ve SSAL bahçesinde maç düzenlenecek ve bu iki topluluğun birbirlerinin farkına varmasının koşulları yaratılacak. Bu iki topluluk birbirlerine, yakın geçmişleri ve yakın gelecekleri açısından (bir grup kısa bir süre önce lise öğrencisi idi, bir grup ise yakın bir zaman içinde üniversiteli olacak) olukça yakın durmaktadır. İki mekan arasındaki fiziki köprü sosyal bir köprüye dönüşebilir mi? (Proje Şehir ve Bölge Planlama öğrencileri tarafından hazırlanmıştır. Uygulanmamıştır)

10. Hikaye Toplama Makineleri

Abbasağa Parkının yukarı girişinde bulunan mahalle kahvesine elektronik bilgi toplama makinesi konacak ve mahalleli bu makineye giderek öznel hatıralarını kaydedebilecekleri konusunda bilgilendirilecek ve katılımları istenecektir. Bu bilgiler internet ortamında bir blog oluşturularak daha geniş bir kitlenin kullanımına açılacak. (Proje Sanat ve Tasarım Fakültesi, Sanat Yönetimi Programı ve İletişim Tasarımı öğrencilerine aittir. Uygulanmamıştır)

*Kültür Yönetimi Politikaları ve Yönetimi (KPY), Yıllık 2009, Ed: Serhan Ada, İstanbul Bilgi Üniversitesi& Boekmanstudies, İstanbul, Amsterdam, 2009 da yayınlanmıştır.


Sanatçı(!) ve izleyicinin(!) bir “ilişki” içinde bulunacakları ve sonuçta ortak bir üretimin ortaya çıkacağı bir sanat pratiği türü olarak kamusal pratikler modeli formdan ziyade bir “süreç” yaratma arayışı, yeni bir pozisyon alma olasılığıdır. Süreç aynı zamanda “diyalog” demektir. Bu yeni pozisyonda gündelik sorunlar, ilgiler veya dikkat çekilmek istenen meseleler bu projelerinin odak noktasında yer alıp, bir “farkındalık” yaratabilir. Bu farkındalık yaratma işini de büyük, devrim niteliğinde dönüşümler beklentisi olmadan, küçük adımlarla başarmak, bu olasılığı denemek üzere bir ortam ve olanak yaratmak mümkündür.


Zerrin İren Boynudelik

Anladığım kadarıyla, tek bir video cihazı verilecek bize. Orada kullanacağımız video da loop olarak dönecek.
Yani, başına koyduğumuz yazı zaten videonun sonunda tekrar çıkacak. Dolayısıyla en başına bir başlık ve gereçke, sonuna da ufak bir jenerik ve akan yazı koyabiliriz diye düşünüyorum (bizim tek tek isimlerimiz, katılan esnafların tek tek dükkanlarının isimleri, teşekkür edilecek kişiler vs.)
2.si de, bir etiket yapmamız lazım işin yanına koyulacak. Bu etikette, videoyu kimlerin kimlerle çektiği ("Sanat Tasarım fakültesi,Kamusal pratikler dersi 2009 güz dönemi öğrencileri tarafından Abbasağa ve Yıldız Mahalleleri Esnaflarıyla yapılan mini röpörtajlar" gibi.) Ve bunun yanında da kısa bir paragraf olarak gerekçe yazılabilir böylece izleyici videoların ortasında bile denk gelse konuya hakim olur.
şimdilik aklıma gelenler bunlar

YILDIZ TAŞINIYOR sergide

Arkadaşlar, sergide yaptığımız işin metinlerinin de yer alması gerekiyor. Bu metinler daha önce Hande'nin yazmış olduğu tanım metni ve Zerrin Hocanın göndereceği metin olacak. Bunların yanısıra segide belli sayıda afiş de bulunacak. ilk sorum
-bunların dışında sergide bulunması gerekenler nelerdir, bizim projemizle ilgili. ikinci sorum;
-bu metinler acaba videonun başında ya da sonunda mı yer alsa. Çünkü, sergi düzenini bilmediğimiz için metinleri yerleştirmemiz problem olabilir.
görüşürük efenim.

11 Ocak 2010 Pazartesi

zeynepçim ben sana katılırım. ararım yarın seni. zaten senin kameran da vardı yanlış haıtrlamıyosam.
bugün buluşan ve çekim yapan oldu mu?
herkese kolay gelsin
Merhaba arkadaşlar,
sonunda post yapmayı becerebildim.
Öncelikle afişte kaplumbağayı taşıma fikri harika olmuş tebrik ederim, benim boynuna tasma bağladığım biraz fazla kaçmıştı çünkü.
Sadece detayları biraz daha sadeleştirebiliriz ve renkleri değiştirebiliriz diye düşünüyorum.
Ayrıca salı günü saat 15:00-17:00 arasını çekim yapmaya ayırabilirim, gelmek isteyenler benimle iletişime geçebilirler.

10 Ocak 2010 Pazar

"Proje"

Projenin İsmi:( hakkında herkes düşündüğünü yazabilir arasından bir seçim yaparız. Alelade birşey yazmak istemedim)

Proje alanı: İstanbul / Beşiktaş / Abbasağa Mahallesi / Barbaros Bulvarı / Yıldız Teknik Üniversitesi

Proje özeti: Beşiktaş ilçesinde Barbaros Bulvarı, Abbasağa mahallesi ve Beşiktaş merkez olarak sınıflandırılan bölgelerle dolaylı ya da direkt ilişki halinde bulunan Yıldız Teknik Üniversitesi 1911 yılından beri ikamet ettiği Barbaros bulvarından taşınma sürecine girmiştir. Bu taşınma sürecinden etkilenen gruplar arasında Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencilerinin yanı sıra yıllardır bölgede yaşayan bazı meslek grupları ve bölge halkı ön plana çıkmaktadır. Bu etkileşimden yola çıkan Sanat ve Tasarım Fakültesi öğrencileri, Beşiktaş ilçesinde Yıldız Teknik Üniversitesi’nin ilişkide bulunduğu alanların bu taşınma hakkındaki görüşlerini yazılı ve görsel malzemelerle bir araya getirerek bir sergi gerçekleştireceklerdir.

Projenin amacı ve hedefleri: Beşiktaş ilçesinde 1911 yılından beri bulunan ismini Yıldız semtinden almış olan Yıldız Teknik Üniversitesi, merkezden uzakta ve yapım aşamasında bulunan Davutpaşa Yerleşkesi’ne taşınma sürecine girmiştir. Bu süreçten etkilenen, Üniversite ile ilişki halinde bulunan bölgeler arasından belirlenen bir grup ile Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi öğrencileri tarafından gerçekleştirilecek anketlerin ve kayıt altına alınacak görüşmelerin derlenmesiyle gerçekleşecek sergi ile bölgede taşınmanın yarattığı sorunsal gözler önüne serilecektir.

· Seçilen grubun Yıldız Teknik Üniversitesi’nin taşınması hakkındaki tepkilerini,

· Üniversite ve çevresinin bu süreçten nasıl etkilendiğini gözlemlemek projenin ana hedefleridir.

Proje gerekçesi: Merkezden uzakta bulunan ve yapılanma sürecinin devam ettiği Yıldız Teknik Üniversitesi’ne bağlı Davutpaşa Yerleşkesi birçok yetersizliği ile dikkatleri üzerine çekiyor. Henüz yeterli oluşuma sahip olmayan bölgede yaşanan yapılandırma çalışmaları devam etmekte. Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Metalürji Fakültesi, İnşaat Fakültesi gibi popülâsyonu yüksek birçok Fakülteyi içinde barındıran yerleşkede binaların azlığı ve yerleşim planındaki eksiklikler henüz tamamlanmamış durumda.

Bunlarla birlikte sosyal yaşamdan söz etmenin imkânsız olduğu yerleşke çevresinde öğrencilerin temel ihtiyaçlarını giderebilecekleri mekânlara da rastlanmıyor. Bunun gibi birçok yetersizliğin bulunduğu Davutpaşa Yerleşkesi’ne Sanat ve Tasarım Fakültesi de dâhil edilmeye zorlanmakta. Bu proje ile taşınma sürecinden etkilenen Sanat ve Tasarım Fakültesi öğrencileri ve Beşiktaş ilçesinden seçilen bir grup, yaşanan bu sürecin yarattığı ve yaratacağı durumlara tarafsız tavırlarını göstereceklerdir.

Projeden doğrudan ya da dolaylı yoldan fayda sağlayacak gruplar: Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi öğrencileri ile Beşiktaş ilçesinin farklı bölgelerinde, üniversite ile ilişki içerisinde bulunan farklı meslek gruplarına sahip halk.

Fayda sağlayan grupların neden seçildiği: Taşınma sürecinden birincil olarak etkilenen öğrencilerin sürecin etkilediği diğer mekânlarla ilişki kurmasını sağlayarak taşınma durumun önemine dikkat çekilmesini sağlamak.

Uygulama Adımları:

· Beşiktaş İlçesi’nde Abbasağa Mahallesi, Barbaros Bulvarı ve Beşiktaş çarşıda Yıldız Teknik Üniversitesi ile ilişki halinde bulunan grupların belirlenmesi. Aralarından 40 tanesinin seçilmesi ve görüşmeye gidecek grupların belirlenmesi.

· Seçilen gruplara okunacak metnin hazırlanması, anket sorularının belirlenmesi, afiş tasarımı, basımı ve okuyuculara dağıtılması

· Görüşme yapılan mekanlara tasarlanan afişlerin asımı

· Yapılan çekimlerin kurgulanması, anketlerin sonuçlarının toparlanması ve sergi için hazırlanması projenin uygulama adımlarını oluşturmaktadır.

Elimden gelen bu, herkese kolay gelsin.

çekim günü ile ilgili

en az 2 grup oluşturursak fena olmaz gibi geliyor bana da. bi an önce buluşup çekimleri bitirmek lazım ama ben salı gününden önce ne yazık ki müsait değilim. pazartesi buluşmayı teklif edenler var (mesela cağnım arkadaşım meltem). pazartesi zaman ayırabilecekler buluşup 20 dükkanla görüşmeleri yapsalar ertesi günde salı günü müsait olanlar buluşsa da geri kalanı halletseler bu işin altından tereyağından kıl çeker gibi sıyrılırız benüce.
hatta 3 grup bile olabülüğ. vay not, ay em asking yu? çarşamba biten çekimler cağnım kurgucu arkadaşlarımıza iletilir, onlarda 2 hafta da bu işi bitirirler. bitiremezler mi?

sevgili arkadaşlar,
çekimlerin gerçekleştirileceği gün ve kişiler hakkında son karar nedir? farklı kameralarla olabilir diye konuşmuştuk. eğer herkes aynı gün müsait olamıyorsa mekan paylaşımı yapıp en kısa zamanda bitirip montaj ekibine verebiliriz diyorum. ya da ortak karar olarak beraber gidelim diyorsanız en az bir gün önceden buradan duyuralım.
iyi pazarlar.
selamlar.

30.12.2009 kamusal pratikler ders notları :)

9 Ocak 2010 Cumartesi

afiş-çekim günü

yahu arkadaşlar elinize sağlık ben afişi çok sevdim, belki renklerinde biraz değişiklikler olursa daha uygun olur. evet yarın çekimleri yapalım diye konuştuk, ben hala bundan yanayım 14:00 de beşiktaşta buluşmayı öneriyorum. 2 saat çekim yaparız. yarın uygun değil diyorsanız pazar olsun. bu hafta sonu bitsin, güzel bitsin ki finale gerek kalmasın diyorum.
hepinizi kucak dolusu sevgilerle öpüyorum.

bide kaplumbağanın yeşili çok cart. :)

afiş hakkında

valla hayal ettiğimden daha güzel olmuş. öncelikle bunu diyim. ama kaplumbağa simgesi hala bana biraz karmaşık geliyo. insan ne düşünceğini şaşırıyo. tamam evi sırtında da tavşan-kaplumbağa hikayesi ağır basıyo gibi geliyo bana. tabi herkes beğenirse ben de beğenirim. nitekim şirin görünüyo. şirin öğrencilerin acılı çığlığı gibisine hoşnutum. ne yoksa dengesiz miyim?
cuma buluşamadık, cumartesi buluşalım diye konuştuk meltemle. ben şuan saat 3 buçuk sularında iken öküzler gibi ıkına ıkına bi projemi bitirmeye çalışıyorum. yarın büyük ihtimalle bi süre uyuyup sonra yine sabahlamalı günlere kucak açıcam. ama salı günü iki proje teslimiyle biraz rahatlıycam. çarşamba çekmeye başlasak çok mu geç olur diye bir soru yöneltiyorum şimdi size. saolunuz varolunuz. esen kalın. zırt

8 Ocak 2010 Cuma

afiş hakknda

arkadaşlar bence afişte "yıldız üniversitesi" yazmak yerine okulun adını tam olarak yazalım "yıldız teknik üniversitesi" şeklinde düzeltirsek daha doğru olacağını düşünüyorum. evrnsl

Tamerin arkadaşmızın tasarladığı logoyu da koyup
ufak bir kaç değişiklik yapıp afişi görüşlerinize sunuyorum

Kaplumbağalar hem bölümleri hem de
okulun kendisini temsil etmesi içün önemli olduğunu düşündüktü. Tasarımda ufak oynamalara gidilebilir tabiki
lakin yazılar düz ve siyah olmalı ve arkaplanda beyaz kalmalı ya da bi kısmının rengi değişebilir lakin boşluk illaki beyaz olmalı.

Görüşlerinizi bekleyenzi

7 Ocak 2010 Perşembe

metin

Beşiktaş ilçesinde Barbaros bulvarı, Abbasağa mahallesi ve Beşiktaş merkez olarak sınıflandırılan bölgelerle dolaylı ya da direkt ilişki halinde bulunan Yıldız Teknik Üniversitesi 1911 yılından beri ikamet ettiği Barbaros bulvarından taşınma sürecine girmiştir. Bu taşınma sürecinden etkilenen gruplar arasında Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencilerinin yanı sıra yıllardır bölgede yaşayan bazı meslek grupları ve bölge halkı ön plana çıkmaktadır. Bu etkileşimden yola çıkan Sanat ve Tasarım fakültesi öğrencileri, Beşiktaş ilçesinde Yıldız Teknik Üniversitesi’nin ilişkide bulunduğu alanların bu taşınma hakkındaki görüşlerini yazılı ve görsel malzemelerle bir araya getirerek bir sergi gerçekleştireceklerdir.

Hande.

belgesel film

aysim türkmen'in kapital istanbul isimli belgesel filmi

http://video.google.com/videoplay?docid=6746653529775226583&ei=U0VGS4LwN9ak-AbWueiyDw&q=aysim+türkmen+istanbul#


ANKET İÇİN SORULAR

1) İsim, soyad ve meslek ve hatta yaş olabilir
2) Yıldız Teknik Üniversitesinin sanat fakültesinin 2010, tüm üniversitenin 2011'de Davutpaşa yerleşkesine taşınacağından haberdar mısınız?
3) Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?
4) Sizce sizi ne derecede etkiler?

diye 4 adet soru not almışım ben. İsim, soyad ve meslek bilgilerini videoda kullanır mıyız bilmiyorum ama ödevi kağıt üzerinde hazırlarken röportaj listesi oluştururuz diye düşündüğümden bu soruyu da ekleyelim derim.

P.S. waow abi ne biçim afişler tasarlamışsınız ya!? :)